İş ve sosyal yaşamda kısıtlamalara neden olan alerjik rinit yani saman nezlesi, özellikle bahar aylarında havadaki polen miktarının artmasıyla birçok kişinin kabusu oluyor. Saman nezlesinden muzdarip olanlarda; kaşıntı, kızarıklık, burunda şeffaf renkli akıntı ve şişme, sık sık arka arkaya hapşırma ile gözlerde kaşıntı gibi şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor.İlişkili Haberler
Alerji; vücut bağışıklık sisteminin aslında zararlı olmayan bitki poleni, ev tozu akarı veya hayvan tüylerinin zararlı gibi algılanarak vücudun bunlara karşı bir bakıma gereksiz yere antikor üretmesi neticesinde ortaya çıkıyor. Böylelikle polen veya diğer alerjenler vücut bağışıklık sisteminin hafızasında zararlı olarak kaydediliyor. Antikor, bağışıklık sisteminde bir kere üretildikten sonra, vücudun aynı alerjen madde ile her karşılaşmasında histamin adı verilen madde otomatik olarak üretiliyor. Kişi ne kadar çok alerjen ile karşılaşırsa vücudun buna vereceği tepki yani salgılanan histamin de o kadar fazla oluyor.
ALERJİYİ NEZLE İLE KARIŞTIRMAYIN
Alerjinin toplumun %10 – %25’ini etkileyen bir hastalık olduğunu, burun akıntısı, hapşırma, gözlerde yaşarmanın yanı sıra, burun tıkanıklığına da neden olduğundan geceleri uyku kalitesinin düşmesine yol açtığını vurgulayan Memorial Ankara Hastanesi KBB Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cem Özbek, “Burun tıkanıklığı aynı zamanda gözaltlarında oluşan morluklara neden olmaktadır. Alerjisi olan kişilerde sinüzit, orta kulak enfeksiyonları ve astım gibi hastalıklar daha sık görülürler. Alerjiye bağlı burun akıntısı ile solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ortaya çıkan burun akıntıları başlangıçta bazen karıştırılabilmektedir. Alerjik akıntılar sırasında kişide ateş olmaz ve kişi çoğunlukla kendini iyi hisseder. Halsizlik burun tıkanıklığının verdiği uyku sıkıntısına bağlıdır ancak hiçbir zaman bir solunum yolu enfeksiyonunda görülen kadar olmaz” dedi ve bahar aylarında atağa geçen alerjik rinit ve tedavisi ile ilgili şunları söyledi:
EV TOZU VE AĞAÇ POLENLERİN ALERJİ NEDENİ
“Ağaç polenleri daha çok mayıs-haziran ayında, çimen polenleri ise temmuz-ağustos ve yabani ot polenleri ise eylül-ekim aylarında sorun oluşturmaktadırlar. Tüm yıla yayılan alerji nedenleri sıklıkla ev tozu, küf ve ev hayvanlarına bağlıdır. Polen yoğunluğu en fazla mayıs-haziran aylarındadır. İklim koşullarına bağlı olarak nisan ortası ve temmuz ortasına kadar da bu yoğunluk uzayabilir. Polen alerjisi olan birinin kapalı ortamda çalışması ile serada çalışması veya günün çoğunu açık alanlarda geçirmesi ile evde veya işte geçirmesi farklı sonuçlar doğurmaktadır.
RÜZGARLI VE GÜNEŞLI GÜNLERDE DIŞARIDA FAZLA KALMAYIN
Polen yoğunluğu, hava yağmurlu ise daha az, rüzgarlı ve güneşli ise daha fazladır. Sabah saatleri de polen yoğunluğunun fazla olduğu zamanlardır. Alerjisi fazla olan kişiler rüzgarlı ve güneşli günlerde dışarıda fazla kalmamalı, bu süre içinde de gözleri gözlük takarak ve mümkünse ağzını burnunu kapatarak dolaşmalıdır. Eve geldiğinde kıyafetlerini başka bir odada çıkarmalı ve saçlarda çok polen biriktiğinden tercihen saçlarını ve mümkünse duş alarak tüm vücudundaki polenleri en aza indirmelidir. Polenin fazla olduğu aylarda ev ve özellikle yatılan oda kısa süreli havalandırılmalıdır. Yıkanan çamaşırlar ve havlular dışarıda değil, evin içinde kurutulmalıdır. Ev tozu akarı alerjisi olanlar yatak odalarındaki halıları küçültmeli veya hiç halı koymamalı, yatak çarşaf ve kılıflarını en az 60 derecede yıkamalıdırlar.
İLAÇ TEDAVİSIİ ETKİLİ OLABİLİYOR
En güzel korunma şekli alerjenden kaçınmadır ancak bu her zaman sağlanamamakta ve yeterli olmamaktadır. Alerjenden kaçınma yetersiz kaldığı zamanlarda ilaç tedavisi gerekmektedir. Her hastanın alerjene verdiği reaksiyon farklı olduğundan ve alerjen yoğunluğu günden güne değişebildiğinden dolayı her hastada, hatta her gün için farklı tedaviler uygulanmaktadır. Burun akıntısı ve tıkanıklığı fazla olan bir hastaya öncelikle burun içi kullanılan kortizon veya antihistaminik dediğimiz histamin salınımını engelleyen spreyler verilmesi daha uygun olacaktır. Burun spreyi ile yeterli sonuç alınamayan veya gözde kaşıntı gibi vücudun başka bölgelerinde de sorunu olan hastalarda antihistaminik denilen haplar kullanılabilir. Bazen tüm bu ilaçlara rağmen hastaların şikayetleri devam edebilmektedir. Böyle durumlarda ağızdan ikinci bir alerji ilacı verilebilir. Tüm ilaçların birden başlanması yerine ilaçların teker teker verilerek hastadaki etkinliğinin gözlenmesi daha doğrudur. Böylelikle gereksiz yere fazladan ilaç kullanımının önüne geçilmiş olunur.
Tüm bu tedavilere rağmen hastada şiddetli alerji bulguları devam ediyorsa, kortizon iğneler de uygulanabilmektedir. Ancak kortizon iğne her zaman son çare olarak düşünülmeli ve hastaya ilaç hakkında yeterli bilgilendirme yapılmalıdır. Bu iğnelerin en önemli sakıncası böbrek üstü bezlerini baskılayarak hormon dengelerinde bozulmaya neden olmasıdır.
AĞRISIZ İŞLEMLER ÇÖZÜM OLUR MU?
Uygulanan tedavilerin yeterli olmadığı, burun tıkanıklığının fazla olduğu ve giderilemediği hastalarda, konka denilen burun içi etlerinin küçültülme operasyonları düşünülebilir. Konka alerjiye bağlı olarak, şişerek burun pasajını kapatır ve hastanın daha zor nefes almasına neden olur. Burun tıkanıklığına bağlı gelişen uyku sorunları ve gün içinde de yine tıkanıklığa bağlı baş ağrısı ortaya çıkmaktadır. Hasta yaşantısını olumsuz etkileyen bu sorunun çözümü için konkalara kanamasız ve ağrısız bir yöntem olan radyofrekans ile küçültme uygulanmaktadır. Aynı gün hasta taburcu edilmekte ve ertesi gün işine başlayabilmektedir. Konka küçüldüğü zaman alerjenlere daha az tepki verir yani daha az şişer ve göreceli olarak burun pasajını daha az kapattığından hastanın solunumu daha az etkilenir, hayat konforu artar.”
VİDEO: BAHAR ALERJİSİ VE BAHAR YORGUNLUĞUNDAN KORUNMA YOLLARI